COVID-19'un Kadınlara Yönelik Şiddet Üzerindeki Etkisi Ele Alındı

Kadınlara ve kız çocuklarına yönelik şiddet, dünyadaki en yaygın insan hakları ihlallerinden birisidir. Ayrıca, sosyal, ekonomik veya ulusal sınırlar tanımaz. Dünya çapında her üç kadından birinin hayatı boyunca fiziksel veya cinsel istismara maruz kaldığı tahmin edilmektedir. Bununla birlikte, elde edilen en son veriler ve raporlar, COVID-19 salgınının ortaya çıkmasından bu yana kadınlara ve kız çocuklarına yönelik her türlü şiddetin, özellikle de aile içi şiddetin arttığını ortaya koymaktadır. Bu soruna dikkat çekmek amacıyla “COVID-19 ve Kadına Karşı Devam Eden Şiddet Pandemisi” konulu webinar 17 Aralık 2020 Perşembe günü Zoom platformunda gerçekleştirilmiştir.

Avrupa Birliği Program Destek Ofisi (EUPSO) Bölüm Şefi Michael Docherty yapmış olduğu açılış konuşmasında ''Kadına yönelik her türlü şiddete son vermek için hepimizin birlikte ve ısrarla mücadele etmesi gerekmektedir. Bunu yapabilmek için de toplumlarımızın zihin yapısının köklü bir değişime uğraması gerekmektedir. Erkek çocuklarını ve yetişkin erkekleri eğitmeli ve karşı cinse eşitlik ve saygı perspektifinden bakmalarını sağlamalıyız'' demiştir.

Avrupa Komisyonu Adalet Genel Müdürlüğü Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Biriminden Hukuk Görevlisi, Carla Pambianco webinarda yaptığı sunumda, COVID-19'un kadına yönelik şiddet üzerindeki etkisini ele almak amacıyla AB’nin gerçekleştirdiği eylemlerden bahsetmiştir. COVID-19'un toplumsal cinsiyet temelli bir etkisi olduğunu, bu nedenle salgın sırasında ve salgından sonra toparlanma aşamasında toplumsal cinsiyete duyarlı önlemlerin gerekli olduğunu belirtmiştir. Toplumsal cinsiyet eşitliğinin AB'nin gerçekleştirdiği çalışmaların merkezinde olmasını sağlamanın her zamankinden daha önemli olduğunu ifade etmiştir. Carla Pambianco konuşmasında ayrıca, Avrupa Komisyonu'nun toplumsal cinsiyet eşitliği konusundaki çalışmalarını bir çerçeveye yerleştiren Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Stratejisine de değinmiştir. 2020-2025 dönemi için yeni ilan edilen Strateji, politika hedeflerini ve temel eylemleri belirlemektedir.

BM Kalkınma Programı (UNDP)'nın Karadağ Ofisinde Toplumsal Cinsiyet Programı Yöneticisi olarak görev yapan Kaca Djurickovic, UNDP'nin AB ile ortaklaşa yürüttüğü ve şiddetin ve ayrımcılığın sona erdirilmesini amaçlayan çabalara değinmiştir. Djurickovic, AB tarafından finanse edilen kadına yönelik şiddetle mücadele projesini sunarak proje kapsamında geliştirilecek ve şiddet olaylarını bildirmek amacıyla kullanılacak cep telefonu uygulamasından bahsetmiştir. Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu UNFPA bünyesinde Üreme Sağlığı ve Nüfus Geliştirme Programları Koordinatörü olarak görev yapan Dr. Gökhan Yıldırımkaya, COVID-19'un üreme sağlığı hizmetleri ve kadına yönelik şiddet üzerindeki küresel etkilerine ilişkin son rapordan bilgiler aktarmıştır. Yıldırımkaya, sunumunda salgının mevcut eşitsizliklerle ilgili durumu daha da kötüleştirdiğini ve karantina döneminde şiddet vakalarının artmasının yanı sıra, salgının dünyadaki birçok kadında stres, endişe ve ekonomik güvensizliğe neden olduğunu açıklamıştır.

COVID 19 nedeniyle getirilen sokağa çıkma kısıtlamalarında kadınlara yönelik şiddet eylemlerinde bir artış olduğu görülmüştür. Kadınlar, kendilerini saldırgan eşlerden veya aile bireylerinden uzak tutamamışlardır. AB, Kıbrıs Türk toplumuna yönelik AB Yardım Programı kapsamında, kadına yönelik aile içi şiddetle ilgili konuları ele almak üzere halen toplam bütçesi 1 milyon Euro olan iki hibe projesini finanse etmektedir. Bu projeler, KAYAD tarafından uygulanan "Birlikte Daha Güçlüyüz" projesi ile LTB tarafından hayata geçirilen “Şiddete Karşı Yan Yana” projesidir. Bu projeler, karantina döneminde çalışmalarını uyarlayarak kadınları desteklemek amacıyla çevrimiçi ortamda yasal konularda yardım ve telefon desteği sağlamışlardır.